Pages

Subscribe:

25 Aralık 2012 Salı

Çocuklarda D Vitamini Eksikliği - Raşitizm

Çocuklarda D Vitamini Eksikliği - Raşitizm
rasitizm d vitamini eksikligiRaşitizm, D vitamini yetersizliğine bağlı olarak kemiklerde kalsiyum ve fosfor depolanmasındaki problemle açığa çıkan şekil bozukluğudur. Genellikle yenidoğan ve 2 yaş arası çocuklarda görülür.D vitamini bazı besinlerle birlikte ve güneş ışığı sayesinde alınır ve temelde kemik dokusunun gelişimini, kalsiyum emilimini sağlar. Çocuğun yeteri kadar D vitamini alamaması, D vitamininin vücut tarafından depo edilememesi, vücudun yeteri kadar güneş ışığı alamaması, annenin gebelik döneminde yetersiz beslenmesi ve güneşe çıkmaması, barsaklardan emilim bozukluğu, böbrek yetersizliği, bazı ilaçların kullanımı hastalığa neden olabilir.
Bebekte huzursuzluk, kafa kemiğinde yumuşama, alında çıkıntı oluşumu, baş terlemesi, kaburgada yuvarlak çıkıntılar, göğüste deformasyon, el ve ayak bileğinde genişlik, geç oturma, geç yürüme, bacaklarda eğrilik, diş çıkarmada gecikme.. raşitizmin belirtilerindendir. Teşhis için kemik ölçümü ve kan tahlili yapılması gereklidir.
 
Yağlı balıklar, peynir, tereyağı, süt ve yumurtada D vitamini bulunmaktadır. Anne sütündeki D vitamini ise çok düşük seviyededir, bu nedenle doğumdan sonraki ilk haftalarda bebeğe D vitamini takviyesi yapılmalıdır. Annenin de hamilelik süresince güneşe çıkması fetüs için yararlı olacaktır çünki bebeğin D vitamini gereksinimi annenin D vitamini durumuna bağlıdır yani daha anne karnında iken bebekte vitamin yetersizliği başlayabilir.
 
Hastalığın önlenmesi için, hamilelik ve emziklilik döneminde annenin günde 10-30 dakika direkt güneş ışığı alması gerekir. çocuk hergün güneşe çıkarılmalıdır, sonbahar ve kış aylarında ek preparat ve hergün kalsiyumdan zengin besinler verilmelidir. Anne sütü ile beslenen bebekler doğumdan itibaren 1 yaş sonuna kadar ek 400 IU D vitamini almalıdır, formula mama ile beslenen bebeklerin supleman almasına gerek yoktur zaten mama içerisinde bebeğin ihtiyacı olan D vitamini yeteri kadar bulunmaktadır.
 
D vitamini yağda eriyen bir vitamin olduğundan vücut fazlasını depo etmektedir bu nedenle gereğinden fazla D vitamini verilmesi durumunda zehirlenme görülebilir. Raşitizm tedavisi dışında bebeklerde diş çıkarma hatta iştah açma amaçlı da D vitamini kullanılmaktadır, sonucu tehlikeli olabilir. Tedavi doktor kontrolünde uygulanmalıdır.
Büyüme ve gelişmeyi hatta çocuğun ileriki yaşamını etkileyebilen Raşitizmin tedavisinden çok oluşumunu önlemek gerekir. Annenin hamilelik süresinde sağlıklı beslenmesi ve D vitaminini yeterli alması hastalıktan korunmada en etkin yoldur.


Dyt. Özlem Sert Aydın
http://www.ozlemsert.com

Çocuğunuz Obez mi?

Çocuk beslenmesi toplumumuzda pek üzerinde durulmayan bir konudur. Oysa son yıllarda yapılan araştırmalara göre yetişkinlikte oluşan şişmanlığın temelinde çocuk ve adolesan şişmanlığın olduğu belirtilmektedir. Devlet İstatistik Enstitüsünün 1990 yılında yaptığı araştırmaya göre toplam nüfusun %23.2’sini 10-19 yaş grubu oluşturmaktadır yani her üç kişiden birini çocuk veya adolesan oluşturmaktadır ve bunlarında %25’ini şişman çocuklar oluşturmaktadır. Çocuklukta özellikle buluğ çağında büyüme ve gelişme ile beraber vücudumuzdaki yağ hücreleri de sayıca ve ölçü olarak artmaktadır, yağ hücrelerinin artışında beslenmenin büyük etkisi bulunmaktadır ve bu hücre sayısı maalesef sabit kalmaktadır
Teşhis
Çocuğunuzun obez olduğu ya da olabileceği hakkında aşağıdakileri göz önünde bulundurarak fikir sahibi olabilirsiniz:
*Ailenin obezite geçmişi, anne ve/veya baba yüksek kilolu ise çocuğundan kilolu olma ihtimali yükselecektir.
*Kardiovasküler hastalıklar, yüksek kolesterol, yüksek kan basıncı seviyesi, tip 2 diyabet gibi obeziteyle bağlantılı hastalıklarda ailenin diğer üyelerinin durumu çocuğuda etkilemektedir.
*Sigara vb alışkanlıklarda ailenin diğer üyelerinin durumu
*Çocukta obeziteyle bağlantılı sağlık problemlerinin belirtileri(karın ve kalça bölümünde deri çatlamaları, hormonal bozukluklar, soluk alıp vermede güçlük…)
*Kalple ilgili Risk Faktörleri; obez çocuklarda yapılan incelemeler onların,  obez olmayan çocuklara oranla; ortalamanın üstünde kan basıncı, kalp atış hızı ve kalp randımanına sahip olduklarını gösteriyor.
*Tip 2 Diyabet Risk Faktörleri; glikoza duyarlılık ve normalden yüksek insülin değerleri bu gruptaki risklerdendir.
*Ortopedik Sorunlar; bazı belirtiler alt uzuvların birleşme yerlerinde kilo yüklenmesi, eğik bacaklar..
*Deri rahatsızlıkları; pişik, intertrigo, monilial deri iltihabı.
*Psikolojik ve Psikiyatrik Konular; özgüven eksikliği, kişinin kendisi hakkındaki olumsuz düşünceleri, depresyon, arkadaş ortamından uzak durma obezitenin olumsuz etkilerinden birkaçıdır.
*Uzun süre televizyon izlemek gibi alışkanlıklar ve  düşük fiziksel aktiobez cocukvite; 8-16 yaş
arası çocukların neredeyse yarısı günde 3-5 saat televizyon izliyor. En çok televizyon izleyen çocuklar, obezitenin en çok görüldüğü grup oluyor.

*Uzun boy; obez çocuklar genellikle 50. persentilin üzerinde boya sahiptir.

*Sigaraya başlama; araştırmalara göre, gençler sigarayı bir kilo kontrol yöntemi olarak görüyorlar. Aileler, pediatristler ve okullar; kilo kontrol yöntemi olarak sigara kullanımından üç ana nedenden ötürü gençleri vazgeçirmeye çalışmalıdırlar: a) sigaranın, kilonun denetim altında tutulmasına bir faydası olmaz. b) sigara içmek zaten zararlıdır c) sigara içmek, dengeli beslenme ve fiziksel aktivite alışkanlıklarında gerilemeye neden olur.

Çocuğunuzun aşırı kilolu olabileceğinden endişe ediyorsanız, en yakın zamanda diyetisyene başvurun. Çocuğunuzun boyuna ve kilosuna göre hesap yaparak Vücut Kitle İndeksi (VKİ) adı verilen bir oran bulur, hatta kas ve kemik oranını hesaplayarak ideal rakamıda hesaplayabilir. Kilosunun normal olup olmadığını öğrenmek için bu oran çocuğunuzun yaşına ve cinsiyetine uygun olan büyüme tablosuyla karşılaştırılır.

Dyt. Özlem Sert Aydın

http://www.ozlemsert.com

16 Aralık 2012 Pazar

Çocuklarda Demir Eksikliği ve Beslenme

Çocuklarda Demir Eksikliği ve Beslenme
çocuklarda demir eksikligi
Demir eksikliği anemisi, genellikle beslenme yetersizliğine bağlı gelişir.
Bebeklik döneminde ek besinlerin geç başlanması, uygunsuz besin seçimi, demir emilimini engelleyen besinlerin örneğin çayın, fitattan zengin tahılların (köy unundan yapılmış yufka ekmeğin) beslenmede yer alması, inek sütünün erken başlanması ve fazla tüketilmesi (600 ml ve üstünde ) aneminin bu yaş grubunda beslenmeye ilişkin nedenleridir.
Demir eksikliği anemisinden korunabilmek için:
· Ek besinlere zamanında başlamak,
· Uygun besinleri seçmek,
· Besinlerde çeşitliliğe yer vermek,
· Süt ve yoğurt miktarını 500 ml, en fazla 600 ml ile sınırlamak,
· Şekerlemeler, bisküvi, cips gibi besinler ile çay ve hazır meyve sularının tüketimini sınırlamak,
· Demirin iyi kaynağı olan besinlerin (karaciğer, et, balık) sık tüketmek, haftada 3 – 4 defa yer vermek
· Yumurta sarısı, yeşil yapraklı sebzeler, kuru baklagiller, kuru yemişler, kuru meyveler, pekmez, susam gibi demirden orta derecede zengin olan besinlerin belirli sıklıkta diyette yer almasına özen göstermek,
· Demirin emilimini arttırmak amacıyla, özellikle yemeklerle birlikte domates, mandalina, portakal türünden bir C vitamini kaynağı tüketmek gerekir.
Dyt.Özlem Sert Aydin
www.ozlemsert.com

Çocuklarda İştahsızlık

Çocuklarda İştahsızlık
cocuklarda istahsizlik
Yemeği reddetme ya da seçici davranma özellikle 2 yaş civarında sık rastlanan olumsuz bir yeme davranışıdır.
Çoğu durumda çocuk iyi besleniyordur. Ancak ailenin beklentisi doğrultusunda yemiyordur. İştahsızlık, çocuğun besini almak istememesi ile ortaya çıkan bir durumdur. Anemi, bağırsak parazitleri, hastalıklar çocukta iştah kaybına neden olabilir.
Okul öncesi çocuklarda yeme sorunları büyük ölçüde psikolojik nedenlerle ortaya çıkar. Çünkü beslenme bu dönemde, çocuk ve ailesi arasındaki duygu alışverişini belirtmenin en iyi yoludur. Bazı çocuklar dikkat çekmek için beslenmeyi reddedebilirler. Bu durumda yemekten önce çocuğun hoşlanacağı bir şeyler yapmak, örneğin oyun oynamak yararlı olabilir. Çocuk tarafından yiyeceğin reddedilmesi, anne – babaya karşı kullanılan güçlü bir silahtır. Aile ve çocuk arasında yaşanan olumsuz yeme davranışının devam etmesi, bazen anksiyeteye kadar varan sorunlara neden olur.
Öncelikle çocuğun beslenme durumu değerlendirilmelidir. Bunun için besin tüketimi için aileden 3 günlük ayrıntılı beslenme anemnezi alınır ve günlük tüketilen enerji, protein ve diğer besin öğeleri miktarları hesaplanır.
Çocuklar genellikle içmeyi, yemeğe tercih ederler ve böylece kolayca doygunluk hissi duyarlar. Bu çocukların ailelerine, yemekten 1 saat önce ve yemek sırasında çocukların sıvı alımını kısıtlamaları önerilir.
Çocuk biberon kullanıyorsa, biberon bardakta değiştirilmeye çalışılır. Böylece çocuğun sıvı alımı kendiliğinden azalır. Günlük süt miktarı 2 su bardağı ile sınırlıdır.
Çocuğun besin seçimindeki öncelikleri dikkate alınarak farklı tat, kıvam, renk ve çeşitlilikte besinler sunulur.
Yemek porsiyonları annenin kendi ölçüsüne göre değil, çocuğun gereksinimine göre ayarlanır.
Yemek için yeterli zaman verilir. Ancak yarım saatten fazla uzamasına da izin verilmez.
Bir öğünde verilen besin reddedildiyse, tamamen farklı bir besin denenir. Onun da reddedilmesi halinde, bir sonraki öğüne kadar herhangi bir besin verilmeden beklenir.
Ara öğünlerin, küçük porsiyonlar şeklinde olmasına dikkat edilir. Aksi halde bir sonraki ana öğünün yenmesi engellenir.
Herhangi bir nedenle ( özel durumlar dışında) ödül olarak şeker ve tatlı türünden besinlerin verilmemesine özen gösterilir.
Yiyecekler çocukların kolay yiyebileceği türden hazırlanır. Örneğin, küçük dilimlenmiş havuç, salatalık, küçük şekillenmiş köfte, sigara böreği, karikatürize edilmiş kurabiye, kek vb. besinler çocuklar tarafından kolay tüketilir.
Çocuklar anlatılanı değil, gördüklerini taklit ederek öğrenirler. Bu nedenle anne – baba ve çocuğun bakımından sorumlu diğer kişilerin olumlu yeme davranışı içinde olmaları gerekir.
Grup halinde, yaşıtlarıyla yemek yemek yada arkadaşlarının evinde, restoranda, piknikte yemek, çocuklarda, özellikle seçici çocuklarda olumlu yeme davranışının gelişmesine yardımcı olur.
Geçici olarak bir yiyeceğe düşkünlük veya reddetme okul öncesi dönemde görülen yaygın bir sorundur. Normal gelişimin bir parçası olarak kabul edilen bu durum, çocuğun bağımsızlığının bir ifadesidir. Bu nedenle ailelere, çocuğu yemek konusunda zorlamanın doğru olmadığı, bunun sorunu kötüleştireceği, ancak reddedilen besinin bir süre sonra tekrar denenmesi gerektiği belirtilir.
Yemek saatlerinin, çocuğun gününün hoş bir bölümü olmasına özen gösterir.
Öğünlerin düzenli olarak, günün belirli saatlerinde yapılmasına dikkat edilir.





Dyt. Özlem Sert Aydın
http://www.ozlemsert.com

9 Aralık 2012 Pazar

Çocukta Zeka Gelişiminde Beslenmenin Etkisi

Çocuklarda beyin gelişimi gebelik döneminde başlar ve 7 yaşa kadar şekillenir. Zekanın %70-80 lik bölümü bu yaş aralığında oluşur. Doğumdan sonraki dönemde genetik ve çevresel faktörler dışında beslenmenin etkisi büyüktür. Yapılan araştırmalar sosyo ekonomik seviyesi düşük, yetersiz beslenen çocukların zekalarının da düşük olduğunu göstermektedir. Bu geri dönüşü olmayan bir süreçtir, bu nedenle anne ve babalar çocuklarının beslenmesine dikkat etmelidirler.
 Anne sütü
Bebek doğar doğmaz ilk 6 ay sadece anne sütü ile beslenmelidir. Genel olarak anne sütü beyin gelişimi için ilk 6 ay için ideal bir besin kaynağıdır fakat 6 aydan sonra ek gıdalara başlanması gerekir. Anne sütü ile beslenen çocukların, mama ile beslenen çocuklara göre zeka seviyeleri daha yüksek olduğu bilinmektedir.
B vitamini
Beyin fonksiyonlarının düzenli çalışması ve öğrenme yeteneğinin gelişmesi için B vitamini içeren et, balık, süt-yoğurt, yumurta, soya fasulyesi, mercimek, yulaf, pirinç, yeşil yapraklı sebzeler yeterli miktarda tüketilmelidir.
Omega-3
Omega-3 yağ asidi zeka, hafıza gelişimi için özellikle 1 yaşa kadar mutlaka alınmalıdır. Bu dönemde bebeğin alabileceği en güzel omega-3 kaynağı ise anne sütüdür. Daha sonraki dönemlerde ise beslenmesinde haftada en az 2 kez balık tüketmelidir. Balığın yanı sıra ceviz, badem, kuru fasulye, soya fasulyesi, nohut, mısır, mısır unu, keten tohumu yağı, marul, lahana, brokoli ve yeşil yapraklı sebzelerde omega-3 ten zengin besinlerdir.
Demir
Demir eksikliğine bağlı kansızlık çocuklarda hem büyümeyi hem de zeka gelişimini önlemektedir. Çocuları demir eksikliğinden korumak için yine ilk 6 ay anne sütüyle beslenmesi gerekir. Yumurta sarısı, et, balık, ciğer, yeşil yapraklı sebzeler, fasulye, fındık ta bulunur.
İyot
İyot vücut tarafından çok az ihtiyaç duyulan ama yetersizliğinde büyüme ve gelişmeyi , beynin normal çalışmasını negatif etkileyen bir mineraldir. Çocuklarda zeka geriliğinin nedenlerinden biri de iyot yetersizliğidir. Yemeklere iyotlu tuz kullanımı bu durumu önleyecektir.
Fosfor
Vücuttaki bütün hücrelerde bulunan fosfor, kemik, diş, kalp ve böbrek fonksiyonlarının yanı sıra beyin gelişimi için oldukça önemlidir. Gebeliğin son 3 ayı ve doğumdan sonraki ilk 3 ayda etkisi büyüktür. Balık, süt ürünleri, et ve kurubaklagillerde bulunur.

Çinko
Proteinlerin enerjiye dönüştürülmesi için ve özellikle zihinsel gelişimde önemli yere sahiptir. Deniz ürünleri, et, karaciğer, fındık, ay çekirdeği, süt ve yumurtada bulunur.

Çocuğunuzun okul çağında öğrenme problemleri yaşamaması, yaşıtları ile ilişkilerinin sağlıklı olması, fizyolojik ve psikolojik gelişiminin tam olması için beyin gelişimi önemlidir. Beslenmelerine dikkat etmenin yanı sıra onlarla ilgilenmek, sevdiği şeyleri yaparken yanında olmak, oyun oynamak, gezmek, hatta beraber alışveriş yapmak bile bilişsel gelişimlerini daha sağlıklı kılacaktır.

Dyt. Özlem Sert Aydın
http://www.ozlemsert.com
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

Sayfamızı Beğenmenizle
Mutluluk Duyarız